İkinci El Araba Devir İşlemleri
2.El arabada devir işlemleri sırasında çıkabilecek pürüzler ve bunların pratik çözümleri ile ilgili detaylı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz !
Uzun yıllar boyu ülkemizde ikinci el araba devir işlemleri birçok insan için haklı bir sorun ve endişe kaynağı olmuştur.
Aracını satanların zihninde “Devri nasıl yapmalı?”, “Aracı alan ruhsatı üzerine almazsa?”, “Paramı ödemezse?”, ”vekaleti süreli mi versek? gibi sorular mutlaka yer ederken, araba alanlarda da “Ya araba çalıntıysa?”, “Üzerinde haciz varsa?” gibi endişeler hiçbir dönemde eksik olmamıştır.
Günlük ekonomik şartlardan tamamen bağımsız olarak birçok kişi, yaşanan bu haklı endişeler nedeniyle, ya ikinci el yerine daha düşük vasıfta sıfır bir araca yönelmiş, ya alımdan vazgeçmiş veya alım kararını ertelemek zorunda kalmıştır. Sıfır araba pazarının türevi ve tamamlayıcısı niteliğinde olan
ikinci el araba pazarındaki bu durum, otomotiv sektöründe temel faktör olmasa bile her dönemde sürekli olarak baltalayıcı bir rol oynamıştır. Kişilerin alım kararlarını verirken birçok faktörün bir araya gelmesi gerektiğini göz önüne aldığımızda, süreçte ortaya çıkan her tür zorluğun caydırıcı bir etkisi olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
Son dönemde ise başka birçok yeni gelişmenin de etkisiyle ikinci elde devir işlemlerinde önemli değişiklikler olduğu görülüyor. E-devlet uygulamalarının yaygınlaşması, ikinci elin öneminin anlaşılması ve burada yaşanan vergi kaçağının gözardı edilemeyecek bir boyuta gelmesi, devir tescil işlemlerinde devletin birçok yeni tedbiri hayata geçirmesini zorunlu kılmıştır.
Öncelikle eski sistemi ve yaşanan sorunları sıralarsak, gelişmeleri daha iyi okuma imkanına sahip oluruz. Eski sistemde, aracın ruhsatı, vergi dairesinden alınmış borcu yoktur yazısı ve alıcı ve satıcının vekaleti elinde olan herkes, herhangi bir noterden alım – satım işlemi yapabiliyordu. İlk bakışta çok kolay ve zahmetsiz gibi görünen bu işlem, ülkemizdeki mevcut bürokratik yapı ve takip etmesi zorunlu işlemler nedeniyle büyük riskler içeriyordu. Birçok vatandaşımız veya vekalet verdiği trafik müşaviri noter satış sözleşmesini eline alıp trafik şubesinin yolunu tutuyor ve hiç ummadığı bir durumla karşılaşabiliyordu: Araba üzerinde haciz vardı ve haciz çözülmeden ruhsatı üzerine alması mümkün değildi.
Bazen birden fazla haciz de çıkabiliyor, bunların çözülmesi gerekiyor veya aracı satan kişi razı edilip (eğer bulunabilirse) araba iade ediliyordu.
Vergi borcu olan, dosyasında haciz bulunan veya trafik cezası şubeye geç ulaşan birçok aracın devrinde birçok sorun ve gecikme yaşanması, her trafik şubesinde yaşanan olaylardı. Üstelik satış öncesinde trafik şubesine gidip “aracın ruhsatı temiz mi” diye araştırma yapmanın da fiilen her zaman etkili olduğunu söylemek mümkün değildi.
Yeni sistemde ise noter tarafından vergi dairesi ve trafik şubesinden gerekli sorgulama yapılıyor. Sorgulamada vergi dairesinden aracın borcu olmadığı ve devrinin yapılabileceğine dair onay alınıyor. Böylece bandrollerini zamanında ödemiş olan araba sahibi, vergi dairesine lüzumsuz yere gitmekten kurtulmuş oluyor.
Buna ilave olarak daha öncesinde araba muayenesini TUVTurk Muayene İstasyonlarında yaptırmış olmanız gerekiyor.
http://www.tuvturk.com.tr/ sayfasından randevu alabileceğiniz gibi, aynı sayfadan daha detaylı bilgi de alabilirsiniz.
Muayene hizmetlerinin özelleştirilmesi sonrası, trafik şubelerinin muayene istasyonuna bağlanarak bürokrasinin azaltılması da yeni düzenlemenin bir diğer unsuru. Aracın güvenliği açısından fenni muayeneden geçip geçmediği bu aşamada konrol edilerek, eskiden ruhsatın üzerine kimi zaman el yazısıyla yazılan muayene tarihinin sorun çıkarması riski de ortadan kalkmış oluyor. Ayrıca km.bilgisi de burada kayda alınıyor. Fenni muayenelerde daha önce yaşanmış olan rezaletler ise, artık yeni nesillere aktarmak zorunda olmadığımız bir mazi olarak kaldı.
EGM (Emniyet Genel Müdürlüğü)’ne bağlanarak trafik şubesindeki dosyasında haciz, rehin veya herhangi başka bir sınırlama (takyidat) olmadığı bilgisi alınıyor. Bu da yukarıda aktardığımız türden hukuki sorunların önüne geçilmesini sağlıyor.
Bir diğer önemli değişiklik ise geçici ruhsat sonrası aracın satılabilmesi. Eski sistemde noter satışı ile üzerinize aldığınız bir aracın trafik tescili yapılmadan satılması mümkün değildi. Bu da aracılık işlemi yapanlar açısından büyük bir zorluk ve maliyet teşkil ediyordu. Bu maliyet de doğal olarak araba alım ve satım fiyatlarına yansıyor, ikinci el araba satan ve alan kişiler oluşan makastan olumsuz etkileniyordu. Geçici ruhsatla aracın satılabilmesi, bürokrasinin de azalması ve işlemlerin hızlanması anlamına geliyor. Özetle satışı yapılmış ancak trafik tescili öncesi satılacak bir araca, trafik sigortası yapılmadığı için bu masraf kalemi devreden çıkmış oluyor.
Bütün kontrollerden geçen araca, noter tarafından eskisine göre çok cüzi bir rakam karşılığında “geçici ruhsat” veriliyor. Bu ruhsat bir ay süreyle geçerli, trafik tescil işlemi devam ederken arabanızı kullanabiliyorsunuz. Daha önce de noter satış sözleşmesi ile arabayı kullanmak mümkündü, bu noktada sadece formel bir değişiklikten söz edilebilir.
Geçici ruhsat sonrası trafik şubesinden ruhsat verilmesi ise sadece bir formaliteden ibaret olarak kalmış görünüyor. Trafik sigortası kontrolü de tescil aşamasında yapılmakta ve trafik şubesi tarafından sigorta sistemine aynı şekilde bağlantı kurularak trafik sigortası olmayan bir araca ruhsat çıkarılmamaktadır.
Trafik tescil işleminde şehir dışına plaka çıkarılması durumunda ise poliçede plaka zeyli yapılmaktadır.
Kredili arabalara rehin işleminde ise e-rehin adı altında yeni bir sisteme geçilerek, kredi kuruluşlarının EGM sistemine bağlanmak suretiyle geçici ruhsat almış arabalara rehin koyması mümkün hale geldi.
Her biri ayrı bir süreç, emek, maliyet gerektiren ve tüketiciler ve şirketler açısından birçok risk oluşturan yukarıdaki işlemlerin otomasyona alınmış olması büyük bir gelişme olarak kabul edilmeli ancak hala alınması gereken yollar olduğu da unutulmamalıdır.
GERİ DÖN